İstanbul'u güneybatı'dan çevreleyen kara surları ve kuleler topluluğudur. Yedikule Hisarı, ya da Yedikule Zindanları da denilmektedir. I. Theodosius tarafından bir zafer takı yaptırılmış, 412 yılında bu tak, şehrin giriş kapısı olmuş,
II. Theodosius tarafından kapının sağ ve sol taraflarına birer kule ekletilerek kara surlarına bağlanmıştır. Şehrin en büyük caddesine açılan bu kapıdan genelde zaferden dönen imparatorlar geçerlerdi. Kapının kemer ve cephesi altın yaldızlarla süsülüdür bu nedenle "Yaldızlı Kapı" denilmektedir. IV. Kantakuzenos tarafından kulelerin yanlarına birer kule daha eklettirildi. XV. yüzyılda orta geçidin yüksekliği 8m'den 4m'ye indirilmiş ve bu geçit kapatılmıştır. Fatih, İstanbul'un fethinden sonra 1470'de farklı yüksekliklerde üç kule yaptırmış,öteki kulelere ve surlara bağlatmıştır. Kulelerin sayısı yediye çıkmış ve hisar görünümü almıştır.
Kulelerden biri Bizanslılar döneminde tutuklular ve idam mahkumları için kullanılırdı. Burada işkence aletleri, hücreler ve kuyular bulunmaktadır.
Osmanlılar'da da mahkumlar, savaşta ele geçirilen elçiler için hapishane olarak kullanılmıştır. Ana kapının solunda bulunan mermer kulenin içinde "Kanlıkuyu" adı verilen derin bir kuyu bulunmaktadır. Mahkumlar bu kuyunun kenarında idam edilir ve başları kuyunun içine atılırdı. Kuyunun dibinde Marmara Denizi'ne açılan bir tünel bulunmaktadır. Kuyuya atılan başlar deniz sularının kuyunun dibine vurmasıyla denize sürüklenirdi. Bu kulenin orta karında biri küçük ve penceresiz, diğeri büyük iki oda vardı. Burada birçok siyasi tutuklu hapseldilmiş, Sultan II. Osman'da Yedikule'de öldürülmüştür. Bugün müze olarak kullanılmaktadır.