Amasra, Bartın’a 17 km olup, Zonguldak ve Kastamonu arasında yer almaktadır. Amasra, Karadeniz’in incisi gibidir adeta.Tarihi ve turistlik bir liman olan Amasra’nın doğusunda ve batısında olmak üzere iki koyu vardır.
Bu koylardan doğusundakine Büyük Liman batısındakine ise, Küçük Liman denilmektedir. Amasra’da yerleşim yerlerinin çoğu şehir merkezindedir ve betonarme- ahşaptır. Nostaljik bir yer olan Amasra, tarihi güzellikleri ve yemyeşil doğasıyla da dikkat çekmektedir. Amasra’ya gidipte balık restorantlarına ugramadan, muhteşem salatalarından yemeden dönmek istemez turistler. Sakin sessiz doğayla iç içe manzarayı seyrederken, büyük bir keyif alacaksınız. Amasra; çarşısı, müzesi, kalesi de görülmeye değer yerlerdir.
Tarihçe
Amasra’nin ilk ismi Sesamos olup, kraliçenin kentidir. Amasra, ünlu cografyaci Strabon’a gore; Iskitler’in bir kolu olan Amazonlar tarafından kurulmuştur. Fenikeliler tarafından ticari amaçla koloni olarak kullanılmış ve 300 yıil kadar Fenike egemenliginde kalmistir. Daha sonraları denizciler tarafından ele geçirilmiş, Batı Karadeniz sahilinin önemli bir merkezi haline gelmiştir. Pers hakimiyetine geçtikten sonra, Antalkidos Barışı ile ilk defa otonom yapıya kavuşmuştur. Büyük İskender’in Pers İmparatoru III.Dareios’u yenmesiyle hanedanlıklar arası evlilik yapılmış ve İranlı Kraliçe Amastris Sesamos’un yönetimini ele almıştır. Amastris’in ölümünden sonra şehir Pontus yönetimine girmiştir. Pontus’un Roma’ya yenilmesiyle Amasra, Marmarali korsanlar tarafindan yagma edilmiştir. Ticari fonksiyonunu zaman içinde kaybeden şehir dinsel bir merkez haline gelmiştir. Ancak ticari hayatı yansıtan pek çok sanat eseri günümüze gelmiştir. Bizans yönetimine girdikten sonra Fatih Sultan Mehmet’in fethi (1460) sonucunda Osmanlı yönetimine geçmiştir. Şehirde bulunan iki kilise fetihten sonra camiye dönüştürülür.