İlk Devirler
Yozgat; Anadolu’nun en eski yerleşim merkezlerinden biridir. Sorgun ilçesi sınırları içerisinde bulunan “Alişar Höyüğü” nde yapılan kazılar neticesinde 5000 sene öncesine ait eserler bulunmuştur.
Ayrıca, Anadolu’da ilk siyasi birliği gerçekleştiren Eti’lerin yerleşim merkezlerinden biridir. Merkeze bağlı Büyüknefes, Dambasan ve Gündoğdu köyleri ile Sorgun ilçesi sınırları içerisindeki Kerkenes Kalesi, Boğazlıyan'a bağlı Çalapverdi ve diğer bazı bölgelerimizde yapılan kazılar neticesinde Etiler’in izine rastlanılmıştır.Anadolu’da tarih devrinin başlangıcını sağlayan Hitit’lerin sınırları içerisinde en kalabalık yerleşim merkezlerinden birisini teşkil ettiği de ortaya çıkarılmıştır.
M.Ö. 2000 -1500 yılları arasında kurulan ve merkezi Yozgat sınırları içerisindeki Hattuşaş olan Hitit’lerin hakimiyetinden sonra yöre, M.Ö. 1200’lerde Deniz Hakları istilasının ardından Frig’lerin hakimiyetine girmiştir. M.Ö. 7. yüzyıl başlarında Kimmer’lerin saldırısına uğramıştır. M.Ö. 6. yüzyılda Lidya Krallığına bağlanarak, müteakiben Pers’ler, M.Ö. 4. yüzyılda da Makedonya’lılar tarafından ele geçirilmiştir. M.Ö. 3. yüzyılın başlarında güney kesimi kısa bir süre Kapadokya Krallığının hakimiyetinde kalmıştır. Daha sonra, Anadolu’yu istila eden göçebe Kelt kabilelerinden Galat’ların yerleştiği Galatya’nın bir parçası olmuştur. Bu nedenle “ galatların Ata yurdu” olarak da bilinmektedir. M.Ö. 2. yüzyıl başlarında kurulan Galatya Krallığı bir süre Pergamon (Bergama) ve Pontus Krallıklarına bağlı kaldıktan sonra, M.Ö. 85’te Roma’nın korumasına girmiştir.
M.S 395’te Roma İmparatorluğu ikiye bölününce Anadolu, Doğu Roma (Bizans)’ın payına düşmüştür. İslam orduları ve Sasani’ler zaman zaman Bizans elindeki bu bölgeye akınlar yapmış oldukları, ancak bölgeyi devamlı olarak elerinde tutamamışlardır.
Malazgirt Savaşından Sonraki Devre
Bozok çevresinde Türk - İslam izleri 1071 Malazgirt Savaşı’ndan sonra başlatır. Tahrir Defterlerinden Oğuz boylarına mensup 24 boydan 21’inin Anadolu’ya geldikleri anlaşılmaktadır. Bu sayıya Karaevli boyunu da ilave etmek gerekir. Salur, Eymür ve Karkın’lılar Anadolu’nun iskanında birinci derecede rol oynamışlardır. Kayın, Anadolu’nun fethi ve iskanında, Beydilli ve Bayındır boyları da Anadolu’ya yerleşmede önemli görevler yapmışlardır. Oğuzlar, göçtükleri yerlere her sosyal birimden insanların yanında, kültür unsurlarını da taşıdılar.
Bozok bölgesi, önemli kervan ve ticaret yollarının geçtiği bir yerdi. Emirci Sultan’ın Osmanpaşa Tekkesi köyü, bu yollardan birinin üzerinde bulunuyordu. Zaviye, Kayseri ve Kırşehir’den Amasya’ya giden yol üzerindeki bir konak noktasıydı. Yesevi Şeyhi Emirci Sultan’ın 1204’lerde Bozok’a gelerek, Keçikıran (Osmanpaşa)’a yerleşip irşada başladığı, bu bölgede 16. yüzyılda da “Osmanpaşa Tekkesi” adıyla bir zaviye kurulduğu anlaşılmaktadır. Salmanlı ve Danışman köyleri, Danişmend’liler zamanından kalma tarihi köylerdir. İlimizde Selçuklu’ların izleri 12. yüzyılından itibaren görülür. Bir ara Danişmendoğulları’nın nüfusuna giren bu bölgede 1175’den sonra Anadolu Selçukluları’nın eline geçmiştir.
1243 Kösedağ Savaşı’ndan sonra İlhanlılar’ın kontrolüne giren bölge Anadolu Selçuklu Beylikleri döneminde Eretna Beyliği’nin, 1381’den sonra da Kadı Burhaneddin Devletinin eline geçti. 1398’de Kadı Burhanettin öldürülünce Yıldırım Beyazıd bu bölgeyi aynı tarihte Osmanlı Devleti sınırlarına kattı. Timur Han 1402 - 1403 senelerinde Yozgat ve çevresini ele geçirdi. Timur Han Anadolu’yu terk ederken, 1256’dan itibaren bu bölgeye yerleşen Karatatarlar’ı Türkistan’a götürmeye karar vererek 1404’de bunların tamamını zorla alıp götürmüştür.
YOZGAT VE ÇEVRESİNE YERLEŞEN OĞUZ BOYLARI VE YAŞADIKLARI YERLER
Karatatarlar’ın Bozok bölgesinden gitmesi sonucunda bölge, Sivas’ın güneyinde ve Kayseri’nin doğusunda (bilhassa Uzunyayla) yaylaya Dulkadırlı Türkmenleri tarafından iskan edilmiştir. 15. yüzyılda Yozgat ve komşu mahallere yerleşen, Bozok adıyla anılan oymaklar ve yerleştikleri yerler şöyledir:
Kızılkocalu: Topluca yaşadıkları yer; Yozgat, Şefaatli, Yerköy ve Musabeyli ile çevrili saha olup, Elmahacılı, Musa Beglü, Aziz Beglü, Yusuf Abdal, Dokuz, Hasancı gibi obalarla Topaç, Erkekli ve İğdeli gibi ekinlikler de bu sahanın içinde bulunmaktadır. 1529-1530 yıllarında küçük bir köy olan Yozgat da bu sınırın içindedir. Ayrıca, Baltı Saray, Yassı Kışla, İğde Kışla, Arık Aşan, Ağça Saz, Dere Kışla, Köse Yusuflu, Ali Şarlu, Sekilü, İsa Hacılu ve Köşler de bu oymağa bağlı olanların yerleşip isim verdikleri yerleşim birimleridir.
Salmanlu: Bu oymak Yozgat’ın batısında bulunan Salmanlı’da yerleşmiştir.
Ağcalu : Bu oymak Karadere’de yaşamaktaydı. Bu bölgede tamamen Ağcalu’larca doldurulmuş, Aşağı Kanak da bu boya mensup kişilerce iskan edilmiştir. Ayrıca Sokun, Emlak, Karaca Alilü, Hacılar, Hamzalu, Haşer, Çakır ve Gedük’te de Ağcalu obaları bulunmaktadır.
Çiçeklü: Bu boy Boğazlıyan çevresinde oturmaktaydı.
Zakirlü: Bu oymak Sorgun civarında yaşamakta ve Yayla Hacılu, Ramazanlu, Orhan Hacılu, Emir Gazili ve daha bir çok obalara ayrılmaktadır.
Mes’udlu: Bölgenin en eski oymaklarındandı. Buna rağmen pek fazla nüfusu olmayan oymaklardın meydana gelmiştir.
Ağça Koyunlu: Bunların kalabalık bir kısmı Gedük’te bir kısım obaları da Kara Dere’de yaşamaktadır.
Kavurgalu: Yozgat’ın doğusunda kendi adını taşıyan Kavurgalı Köyü ve çevresinde yaşamaktadırlar.
Demircilü: En tanınmış obaları, Sarım Beglü olup, Merkeze bağlı Sarımbey bu obanın adını taşımaktadır.
Şam Bayadı: Bunlar Bozok’un sınırları içinde bulunan o zamanki ismi Gedük olan Şar Kışla’da (Sivas) yaşamaktadırlar. Bunlar kış aylarını Halep ve Şam civarında geçirdiklerinden Şam Bayadı adını almıştır.
Söklen: Yurtları Yukarı Kanak olup, burada bulunan; Ayrancı, Yağmur Kışlası, Kümbet Kışla, Karaca Üyük, Akarca, Arpalık, Küpeli, Karaevli Kışlası, Dere Yağsın, Alembeg Kışlası, Emirbeg Kışlası, Baraklu, Akbenlü, Çukurviran ve ekinliklerde 1542 - 1543 yıllarında 33 obaya ayrılmış bir halde yaşıyorlardı.
Hisar Beglü: Yurtları, Hasbek ve çevresi olup, Hisarbeyli köyü ile Baş Kışla’nın Kışla, Eynelli (Topal Abdal Kışlası), Hasbek, Ozan, Kemal Fakihlü, Ağçadam, Çanakçı, Ramazanlu, Boyalık, Kayacık, Ağıl (Kayalu), Çorak, Edik, Alın Pınarı, Musa Fakih, Çağlalı gibi ekinlikler de bunlara aittir.
Karalu: Bu oymak şimdiki Çayıralan İlçesi’nde yaşamaktadırlar. Kara Kötük (Menkeşer), Kozan Hisarı, Yassı Hüyük, Köse Oğlu, Ağçakışla, Sarımbeg Kışlası, Kaya Pınar, Tunuscuk (Turası), Okuçu Oğlu, Kozca Kışla, Göynük Kışla, Kilisecik, Çayır Şeyhi (Çayıralan), İsa Beglü, Anbarlu, Çayır Kışla, Zakiroğlu, Meşhedi, Çura, Kozlu, Boranderesi, Mansur Abdal, Çoban Hacı ve Ak Viran gibi ekinlikler de Karalu’lara aitti.
Bugün Yozgat’ın yerli halkı yukarıda belirtilen oymakların neslinden gelmektedir. Zaten, bu bölgede oymak adlarını taşıyan birçok köy ve kasaba hala aynı isimle anılmaktadır. Ancak, Türkçe kökenli olan bazı köy isimleri yabancı isim olduğu zannıyla değiştirilmiş ve yeni isimler verilmiştir.
Bölge halkının tamamı Türk olmakla beraber 17. yüzyıldan itibaren doğudan Ermeniler, Yunanistan ve Ege Adalarından da Rumlar gelerek, Anadolu’nun şehir kasabalarında koloniler meydana getirmişlerdir. Bunlar, askerlik yapmadıkları ve azınlık şuuru taşıdıkları için bulundukları yerin en zengin ve müreffeh yaşayan insanları olmuşlardır. Ticari hayatı ve esnaf teşkilatlarının hemen hemen tamamını ellerinde bulundurdukları için yabancı araştırmacıların ilk temas ettikleri kişiler bunlar olduğundan nüfusun çoğunluğunu meydana getirdikleri intibaını vermişlerse de gerçekte böyle değildir.
Osmanlı Döneminde Yozgat ve Çapanoğulları
Timur’un Anadolu’dan ayrılmasından sonra, Osmanlı şehzadeleri arasında çıkan saltanat kavgalarında Yozgat ve çevresi büyük sıkıntı çekmiştir. Yeniden Osmanlı Devleti’ne bağlanması ancak 1408’de Çelebi Mehmet döneminde olmuştur. 1413’de kesin olarak Anadolu’da Osmanlı hakimiyetini sağlayan Çelebi Mehmet, Yozgat ve yöresindeki devlet hakimiyetini pekiştirmiştir.Yavuz Sultan Selim döneminde Yozgat ve çevresinde “Celal” adında bir Türkmen önderinin çıkarmış olduğu isyan kontrol altına alınmışsa da, Yozgat ve yöresi bu isyandan büyük zarar görmüştür. Kanunî Sultan Süleyman döneminde arazi tahririnin yenilenmesi sırasında, bölgede yine karışıklılar çıkmış, ancak kısa sürede denetim sağlanmıştır (1526).
17. yüzyılın sonlarında devlet tarafından BOZOK’a yerleştirilen Mamalu Türkmen oymaklarından, Çapanoğulları büyük güç kazanmışlardır. 1728’de Çapanoğullarından Ahmet Ağa, Yeniil Has Mütesellimliği’ne getirilmiştir. Bu görevde üstün başarı gösterdiğinden dolayı da, 1732’de de Mamalu Türkmenlerin mütesellimliği görevine yükseltilmiştir. 1741 yılında ise, BOZOK Mütessellimliği görevine atanmıştır.
Çapanoğlu Ahmet Ağa, bundan sonraki yıllarda etkinliğini komşu sancaklarda da duyurmuştur. Osmanlı Devleti’nce 1745’de “Kapıcıbaşılı” payesiyle ödüllendirilen Ahmet Ağa, Yozgat ve yöresinde bazı bayındırlık hareketlerine girişerek, halkın desteğini kazanmaya özen göstermiştir. Çapanoğulları, merkezi yönetimle uyum içinde olmayı sürdürmüşler; 1755’de İstanbul’da ortaya çıkan et sıkıntısını gidermek üzere koyun göndermeleri karşılığında BOZOK Sancağı malikâne olarak Çapanoğlu Ahmet Ağa’ya verilmiştir. Böylece, Çapanoğulları Yozgat ve yöresinin tartışılmaz hakimi durumuna gelmişlerdir. Bu tarihten sonra İstanbul’a sık sık Çapanoğulları hakkında yakınma mektupları gitmeye başlamıştır.
1757’de devlet, Çapanoğlu Ahmet Ağa’yı zulümlerine son vermemesi durumunda malikanesinin elinde alınacağını bildirmiştir.Ahmet Ağa 1761’de Sivas Valiliğinin, İstanbul Hükümetince verilmesini sağlamıştır. Bu başarısının verdiği cesaretle Maraş Valiliği’ne de göz dikince hakkında idam fermanı yayınlanmıştır. Ahmet Ağa’nın 1765’de idamından sonra Çapanoğlu Mustafa Bey’in BOZOK Sancağı Mütesellimi oluncaya kadar Çapanoğulları Yozgat ve yöresindeki etkinliklerini yitirmişlerdir. 1768’de mütesellim olan Mustafa Bey, merkezle iyi geçinmeye çalışarak, yapılan savaşlar sırasında devlete asker ve malzeme yardımında bulunmuştur. Çapanoğulları 1772’den sonra Yozgat ve yöresinde yeniden söz sahibi olmaya başlamış, çevredeki diğer ayanlarla mücadeleye başlamışlardır.
Çapanoğulları Caniklioğullarına karşı sürdürdükleri mücadeleden başarı ile çıkmışlardır. Mustafa Bey, 1782’de hizmetçileri tarafından öldürülünce, BOZOK Sancağı Mütesellimliği kardeşi Süleyman Bey’e verildi. Osmanlı Padişahları 1. Abdulhamit ve 3. Selim ile iyi ilişkiler kuran Süleyman Bey, 1783’de Çankırı Sancağı Mutasarrıflığı’nı da almıştır. Nizam-ı Cedid Ordusu’nun kurulmasını destekleyen Süleyman Bey, Caniklioğulları ile üstünlük mücadelesini sürdürmüş, 3. Selim’in tahttan indirilmesiyle durumu sarsılmış ise de, Alemdar Mustafa Paşa’nın, 3. Selim’in yerine geçen 4. Mustafa’yı tahttan indirmesiyle eski konumunu yeniden kazanmıştır.
Süleyman Bey, 1808’de İstanbul’da toplanan ayan arasında yer alarak, Sened-i İttifak’ı imzaladı ve Sekban-ı Cedid askerini kendi hakimiyet bölgesinde örgütlenmeye başlamıştır. Süleyman Bey, 1813’te öldüğünde güçleri doruğa ulaşmış olan Çapanoğulları, kendilerine mukataa olarak verilen; BOZOK, Amasya, Şarki Karahisar, Sivas, Kayseri, Maraş, Antep, Halep, Rakka, Adana, Tarsus, Konya Ereğlisi, Niğde, Nevşehir, Kırşehir ve Ankara’da büyük bir nüfuza sahip olmuşlardır. Çapanoğulları’ndan Mehmet Celaleddin Paşa, 1842-1846’da kısa sürelerle BOZOK ve Kayseri Kaymakamlığına atanmıştır.1849’dan sonra yönetim kademelerinden iyice uzaklaştırılan Çapanoğulları, büyük servetleri sayesinde,özellikle ekonomik alandaki güçlerini XX. yüzyılın başlarına kadar sürdürmüşlerdir.
Kurtuluş Savaşında Yozgat
Yozgat, ülkemizin, mütareke ve milli mücadele yıllarında adını önemle duyuran iller arasında yer almaktadır. Yozgat (Bozok) bu dönemde, yabancı güçlerin işgaline uğramamasına rağmen tanık olduğu ve Kuva-yı Milliye’yi hayli zor durumda bırakan bir isyan nedeni ile ön plana çıkmıştır.
Yozgat, Kurtuluş Savaşı’nda merkezi Ankara’da bulunan 20. Kolordu’nun denetimi altında bulunmaktaydı. Gerek Yozgat’ın yeni Mutasarrıfı Necip Bey, gerek se Ankara Valisi Muhittin Paşa’nın Kuva-yı Milliye hareketi karşısındaki olumsuz tutumları ve engellemeleri nedeniyle, Sivas Kongresi günlerine kadar Yozgat’ta direnişle ilgili önlemli bir gelişme olmamıştır. Ancak, Muhittin Paşa’nın 19 Eylül 1919’da Kuva-yi Milliye’ce tutuklanması Necip Bey’in de 20 Ekim 1919’da Heyet-i Temsiliye’nin isteği üzerine görevden alınmasıyla bu durum değişmiştir.
Anadolu’nun her yanında olduğu gibi, Yozgat’ta da Milli Mücadele’ye yönelik örgütlenmeye gidilmiştir. Kurulan Anadolu ve Rumeli Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti Yozgat Şubesi’nin başına Başçavuşzade Ahmet Efendi getirilmiştir. Şubenin diğer Yönetim Kurulu üyeleri arasında Müftü Hulusi Efendi, Çapanoğlu Edip ve Celal Bey’ler de yer almışlardır. Ancak, yönetim kurulunun kendi içerisinde bir beraberlik oluşturamadığından dolayı, yönetim kurulu üyeleri özellikle de
Mehmet Hulusi Efendi’yle Celal ve Edip Bey’ler arasındaki sürtüşme Milli Mücadele’nin yazgısını etkileyecek ölçüde sonuçlar doğuran “Çapanoğlu İsyanı”nın da nedenlerinden birisini oluşturmuştur.
Cumhuriyet Döneminde Yozgat
Yozgat, Cumhuriyet öncesi kurulan altmış vilayetten birisi olup, başlıca kaza merkezleri; Merkez, Akdağmadeni ve Boğazlıyan’dan ibarettir. Uzun süre “Bozok” adını taşıyan İl, Yozgat Milletvekillerinden Süleyman Sırrı İÇÖZ’ün 25 Haziran 1927 tarihli teklifi üzerine “Yozgat” adını almıştır.Daha sonra Sorgun’un da ilçe olmasıyla ilçe sayısı merkez dahil dörde çıkarılmıştır (1928). Yozgat’ın, bu dönemde dört ilçe ve 10 ‘u nahiye olmak üzere toplam 636 yerleşim yeri mevcuttur.
Zamanla yeni ilçeler kurulmuş ve ilçe sayısı merkez ilçeyle birlikte 9 olmuştur.Bu ilçeler; sarasıyla; Merkez, Akdağmadeni, Boğazlıyan, Sorgun, Çekerek, Şefaatli, Sarıkaya, Çayıralan ve Yerköy’dür.1990 Yılında çıkarılan bir kanunla; Aydıncık, Çandır, Saraykent, Kadışehri ve Yenifakılı da ilçe olunca ilçe sayısı merkez ilçeyle birlikte 13 rakamına ulaşmıştır.Yozgat halen, idari açıdan; 14 ilçe ve 65 belediye olmak üzere toplam 684 yerleşim yerinden ibarettir.