18 Şubat 2011 Cuma

ç Kale, Selçuk Sultanlarından 1.Alaeddin Keykubad tarafından 1224 yılında yaptırıldı. Kale'nin yapılış tarihini daha eskiye, Bizans dönemine götürenler de vardır. Ancak, birçok araştırmacı, burasının Selçuklular zamanında bugünkü şeklini aldığını söylerler. Kale, büyük bir ihtimalle, dış baskılara, şehri zaman zaman yağmalamak isteyenlere karşı korumak maksadıyla yapılmıştır. Kurulduğundan beri, ticari hüviyeti yüksek olan şehirde, tacirler ve zenginler olduğu için, hemen her işgal ordusu Kayseri'ye göz dikmişti. işte, bu saldırılar için kesin çözümü kale sağlamaktaydı. Yüksek duvarlarla çevrili olan bu binanın etrafında hendekler vardı ve bu hendeklere de su verildiği için buraya yabancıların girmesi hayli zordu. Ayrıca, üstündeki gözetleme kuleleri burasının sürekli stratejik önemi taşıyan bir yerleşim alanı oldugunu da göstermektedir. Kalenin iki kapısı da devamlı kontrol altında tutuluyordu. Kayseri'nin Osmanlı'ların eline geçmesi üzerine, Fatih Sultan Mehmet, kale içerisindeki Camiyi yaptırdı. Yanına da bir çeşme inşa ettirdi. Ancak bu çeşme zamanla ortadan kayboldu.
Uzun yıllar Kayseri halkının oturduğu kale içerisinde 600 kadar ailenin barındığı rivayet edilir. Bu devirlerde birkaç mahalle kale içerisindeydi. Cumhuriyet döneminde burası sebze pazarı olarak kullanıldı l982'de tamamen tahliye edildi. Son olarak Sarrat1ar, burayı kendileri için çarşı yaptılar ama çalışmayacağını düşünerek yerleşmediler.

Bugün ülkemiz sınırları içerisinde, ayakta kalabilen çok az kaleden birisi olduğu için tarihi değeri büyüktür. Köşeli elips biçimindeki kale duvarları yüksek olduğu kadar da geniştir. içerisinde mahzenler, askerlerin o dönemde barındığı özel odalar vardır. Kemer ve kubbe tarzı uygulandığı için bugüne kadar yıkılmaktan korunabilmiştir. Kaleden dışarıya açılan iki kapısı vardır. Birisi Güneye diğeri ise doğuya bakar. Güneydeki kapı kemerinin üzerinde arslan heykelleri bulunmaktadır. Sonradan meydana bakan bir kapı açılmıştır.
Kayseri'de şehir içerisinde yalnızca bu kale vardır. Kaza ve köylerde ise yine antik çağdan ve Selçuklular döneminden kalma kalelere rastlanır.
Bunlar da sırasıyla şunlardır.
Yukarı Develi Mahallesinde bulunan Kale, sarp yamaçlı ve develi ovasına hakim bir tepe üzerine inşa edilmiştir. Bu kale de, yapıldığı dönemin askeri hareketliliğine karşı halkı korumak için ve gerektiğinde savunma amacıyla kullanılmak üzere inşa edilmiştir. Kale günümüze bazı bölümleriyle gelmiştir. Sağlam olduğu dönemde mahzenleri, su sarnıçları, burçlarıyla bir bütünlük ortaya koyuyordu. Büyük bir ihtimalle
Bizanslıların son döneminde inşa edilmiş olabilir. Eseri Selçuklulara mal
eden araştırmacılar da vardır.
Etiler döneminde inşa edilmiş bir kaledir. Bu kale de, dar bir geçitten girilebilen sarp bir yamaca kurulmuştur. Kale'nin bulunduğu kayalara elinde mızrağıyla ejderhayı andıran kabatmalar vardır.
Bu han, Kayseri'ye doğudan gelen yolcuların şehre girmeden önce burada konaklamalar için inşa edilmiştir. inşaat tarihi bilinmemekle beraber, 13. Ya da 13. Asırda yapılmış olması ihtimali, inşaat tarzı ve taşlardaki işçilikten ortaya çıkmaktadır. Han'ın kitabesi kaybolmuştur. Kim tarafından yaptırıldığı bilinmemektedir. Yakınındaki Haydarbey Köşkü inşaatıyla üslup olarak büyük benzerliği olduğu için aynı dönemde ve hatta bu köşkle birlikte inşa edilmiş olabileceği sanılmaktadır.

Pınarbaşı ilçesinin Melik Gazi Köyünde bulunan Kale, köyün kuzeyindeki yüksek bir tepeye inşa edilmiştir. Selçuklu dönemi eseridir. Kullanılmadığı için korunamamış ve harabe haline gelmiştir.

Kayseri'ye 60 kilometre uzaklıkta ve şehrin kuzeydoğu istikametindedir. Akkışla sınırları içerisinde olduğu için bu adla anılmaktadır. Hangi döneme ait olduğu konusunda kesin bir bilgi yoktur.
Yeşilhisar kazasında bulunan Kale, özellikle Selçuklular ile Osmanlılar zamanında çevrede önemli bir karakol görevi görmüştür. Daha sonra kale korunamadığı için yıkılmıştır. Eserin Selçuklular dönemine ait olduğu sanılmaktadır.
Pınarbaşı ilçesine bağlı Viranşehir köyündedir. Bu kale de Selçuklular döneminde faal haldeydi. Bilahare korunamadığı için harabeye döndü.
Bizanslılar tarafından Kayseri'nin uzaktan korunması için Hisarcık'ta inşa edildiği sanılmaktadır. Ancak Kayseri'nin Selçuklular tarafından fethedilip dış akınlardarı korunması üzerine bu kale fonksiyonunu kaybetti, terkedildiği için de korunamadı ve yıkıldı.
Etiler döneminde Kızılırmak üzerinde inşa edilen bu kale, Kayseri'nin güneydoğu yönünde ve 65 kilometre mesafesindedir. Amarat köyü ile Çukur kasabası arasındaki bu kale de bilahare terkedildiği için büyük ölçüde tahrip olmuştur.
Kayseri'de yalnızca kalıntıları bulunan dış surlar, Düvenönü meydanından başlayarak Cumhuriyet Meydanı�na doğru uzanmakta ve Kalenin kuzey cephesiyle birleştikten sonra Talas Caddesi boyunca uzanıp Yoğunburç'tan tekrar Düvenönü�ne yönelmektedir. Kıçıkapıyı boydan geçen surlar Düvenönün'de noktalanmaktadır.

Surlar, Miladi 5.Asırda, Bizans imparatoru Jüstinyen tarafından yaptırılmıştır. O dönemde dış akınlara karşı yaptırılan surlar oldukça yüksek ve genişti. Kalıntılarından da anlaşılacağı üzere sığınma yerleri gözetleme kuleleri ve burçları bulunan bu surlar, döneminde de şehri kuşatma görevini devam ettirmiştir. O yıllarda saldırılarda zaman zaman tahrip olmuşsa da, bunları 1. Alaeddin Keykubat onartmıştır. Bugün modern bir şehrin kurulduğu bu surlar içerisinde, eskiden 19 mahalle vardı. Surlar�ın Güney köşesinde Yoğunburç, o dönemki tabiriyle ''Pasban'' (bir karakol) kuzey köşesinde ikinci Pasban yer alıyordu. Ana giriş kapısı kuzeyde olan surların bu kapısını Meydan kapısı deniliyor ki, şimdiki iki Kapılı Meydan Camii ile Kale'nin arasında bulunuyordu. Diğerleri ise, Yeni Kapı, Sivas Kapısı, Kiçikapu, Boyacı Kapısı adlarını almaktadır. Surlar'ın sadece kuzey ve doğu cephelerinden bazı kalıntılar bulunmaktadır.