Diyadin Kalesi
İlçe merkezinin güneyine düşer. Evliya Çelebi’ye göre Diyadin kalesi Azerbaycan hükümdarı Ziyaeddin ((Sultan Hasan oğlu-Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu) tarafından yapılmıştır. Aslında kalenin yapılış tarzı, kullanılan malzeme ve işçiliği yönünden Urartu eserlerine çok benzemektedir. Bir sınır kalesi olan Diyadin kalesini Ziyaeddin yeniden onartmış, eklemeler yapmış, mevcut kale içerisinde bir barınak ve hatta yaptırmıştır.
Seyyah Evliya Çelebi burayı gezdiği yıllarda Diyadin kalesinin 600 toprak örtülü evi, bir hanı, bir hamamı, 40-50 dükkânı varmış. Fakat günümüzde bahsedilen bu yapılara rastlanmamaktadır. Ancak kalenin az bir kalıntısı ve kaleden Murat nehrine inen bir suyolu mevcuttur.
Tokluca Kalesi
Diyadin ilçesine 19 km mesafede bulunan Tokluca Köyü’nün hemen arkasındaki tepe üzerinde bulunmaktadır.
Avnik Kalesi
Avnik Kalesi, Diyadin’e 29 km mesafedeki Aladağ’ın yüksek bir tepe noktasında yer alan “Ali Hido” adlı ile anılan “Yankaya” Mezrasında bulunmaktadır.
Kuje (Miraşe) Kalesi
Avnik Kalesi’nin yakın bir yerinde bulunan “Kuje Kalesi”de; Aladağ’ın yüksek noktalarında “Yankaya” mezrası sınırları içinde yer almaktadır.
Kudret Köprüsü
Köprü çermiğinin hemen yanı başındadır. Çermiğin adı da buradan gelmektedir. Murat nehri üzerinde tahminen 40 metre yüksekliğinde 30 metre eninde tabii bir köprü olarak sert kayalardan oluşmuş yıkılma tehlikesi olmayan karşı tarafa geçit veren bir köprü görünümündedir.
İshakpaşa Sarayı
İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. Doğubayazıt’ın 7 km güneydoğusunda, Eski Doğubayazıt’ın kayalıkları üzerindedir.
Yapılan araştırmalarda sarayın banisi olan paşanın ya da paşaların kimliği konusunda tek kaynağa bağlı kalınmıştır. Bu kaynak, bugün yapı üzerinde bulunan bir kitabedir.
Sarayın yapımında kullanılan taşların Ağrı merkez ilçesine bağlı Ağadeve Köyü’nde ki ocaklardan çıkarıldıkları ve yaklaşık 110 km. uzaklıktaki Bayazıt’a görülünceye kadar kaybolmaları ve uygun yerlere yerleştirilmeleri için numaralandıkları da kaynaklarda yer almaktadır. Yine bazı kaynaklarda sarayın mimarlıklarının “Ahıskalı” oldukları belirtiliyorsa da bunların kimlikleri ve sarayları konusunda fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak, sarayın çeşitli bölümlerindeki taşlar üzerinde, burada çalışan ustaların çok sayıda sembol ve işaretlerine rastlanmaktadır.
Eski Bayazıt Camii (Selim Camii)
Doğubayazıt, 1514 Çaldıran Savaşı’ndan sonra I. Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Doğubayazıt Kalesinin hemen yanında, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camii de o dönemde yapılmıştır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bu camii, 15 – 20 m.x 15 -20 m. boyutlarında, kara planlı ve tek kubbelidir. Sonradan yıkılan beş gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardı. Yapıda kahverengi tuğla kırmızısı, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır.
Tarihi caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapımında bir sadelik göze çarpar. Bayazıt Camii kubbesinin çökme tehlikesi ile karşı karşıya olmasından dolayı, camii şuanda ziyaret ve ibadete kapalıdır.
Bayazıt Kalesi (Doğubayazıt Kalesi)
Doğubayazıt şehrinin 7 km. güneydoğusunda Belleburç denilen bir konumda, sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan ve günümüzde harabe bir durumda bulunan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu Kaya Mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik bir yerleşme olduğu izlenimini vermektedir. Bayazıt şehrinin coğrafi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstlenmiştir.
Keşiş Bahçesi
Eski Doğubayazıt’ın hemen altında adeta bir vaha görünümünde, yemyeşil büyük bir bahçedir. 16. Yüzyılda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu’da dilden dile anlatılan, “Kerem ile Aslı” hikâyesinin bu bahçede geçtiği söylenir. Kerem, Ağrı Dağı’nı aşarak buraya gelir ve Aslı ile burada buluşur. Hikâye ayrı dinlerden oldukları için evlenemeyen iki gencin acı sonla biten aşklarını anlatır. Günümüzde Keşiş Bahçesi açık hava kafeteryası olarak hizmet vermektedir.
Ahmed-İ Hani Türbesi
Ahmed-i Hani, Hicri 1061 (M.S. 1651) tarihinde doğmuştur. Babası İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi Rüstem’dir. Babası oğluna Ahmed adını verdi. Hani onun soyadı gibidir. Hani, biri yerleşim alanı bağımlılığı, diğeri de mensup olduğu aşirettir. Hani aşiretine mensup olan Ahmed’in şöhreti oluşunca, Hani soyadıyla anıldı. Doğum tarihini ve ömrünce yazıp emek verdiğini bildiren Hani’nin, doğum yerini bilerek belirtmediği düşünülmektedir.
Kendi kalemiyle doğum tarihi Hicri 1061 (Miladi 1651)’dir. Mem û Zîn’in bitişinin 1695, yaşının 44 olduğunu ve yazı alanına 14 yaşında başlayıp 30 yıl uğraştığını detaylarıyla anlatıyor.
Havaran Kalesi
Hamur ilçe merkezindeki kaledir. Doğudan Murat nehrine karışan Hamur çayı ile bunun geçtiği derince dereye açılan güneydeki Kurudere arasında bulunan ve doğudan batıya doğru uzanan yarımada gibi sarp bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Kasabanın batı bitişiğinde, dereden yaklaşık 100 m. yüksektedir. Giriş kapısı güney doğu yönündedir. Kalenin uç kısmı, çevre araziye hafif bir meyille bağlandığından, burası derince kazılmış, bir hendek oluşturulmuştur.
Şoşik Kalesi
Hamurun Şoşik (Karlıca) köyünde yalçın kayalar üzerine yapılmış kaledir. Köy ilçe merkezine 34 km. uzaklıktadır.
Kaleyi yapan ve yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak Akkoyunlulardan kaldığı sanılmaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Şoşik Kalesi Sultan Hasan oğlu Ziyaüddinin yapısıdır. Yalçın bir kayanın tepesinde dört köşe kaledir, şeklinde tanımlayıp Diyadin Kalesi gibi burayı da Uzun Hasanın oğlu Ziyaüddinin yaptırdığını belirtiyorsa da, Uzun Hasanın bu adda bir oğlu yoktur.
Kalenin ortasında geniş bir alan vardır. Yanlardaki odalardan iki büyüğü ayaktadır. Yıkılmayan bölümlerden biriside hamamdır. Kaleden aşağıya inen merdiven ve gizli yollar vardır. Kalenin yapısı ve kullanılan taşlar klasik kale mimarisinden farklıdır.
Aşağılardan kaleye çıkmak için blok taşlardan merdiven yapılmıştır. Kale dibinde, sert kayalara oyularak yapılmış Kör Kuyu ve Zindan da Şoşik Kalesinin bölümlerindendir. Kalenin doğusunda büyük bir su kulesi ile güney batı ve kuzey doğusunda büyük bir su kulesi ile güney batı ve kuzey yönlerinde iki kule kalıntısı vardır. Kalenin alt tarafında ayrı ve özel olarak yapılmış bir ibadethane bulunmaktadır.
Şoşik Kalesinin 2 km. doğusunda ikinci bir kale daha vardır ki, kale beyinin burayı kızı için yaptırdığı söylenmektedir. Dik bir tepe üzerindeki bu kale kalıntısına halk, Kız kalesi adını vermektedir.
Şoşik Kalesi, Ağrıdaki kalelerin içinde mimarı tarzı çok farklı olan bir yapıdır. Yapıda kullanılan taşlar da değişiktir. Bu taşlar, yörede bulunmayan elips şeklinde bir çeşit özel taşlardır. Kalenin köşeleri ve güney cephesinde üç yeri 2 metre kadar dışarıya çıkıntılı olarak yapılmıştır.
İlçe merkezinin güneyine düşer. Evliya Çelebi’ye göre Diyadin kalesi Azerbaycan hükümdarı Ziyaeddin ((Sultan Hasan oğlu-Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan’ın oğlu) tarafından yapılmıştır. Aslında kalenin yapılış tarzı, kullanılan malzeme ve işçiliği yönünden Urartu eserlerine çok benzemektedir. Bir sınır kalesi olan Diyadin kalesini Ziyaeddin yeniden onartmış, eklemeler yapmış, mevcut kale içerisinde bir barınak ve hatta yaptırmıştır.
Seyyah Evliya Çelebi burayı gezdiği yıllarda Diyadin kalesinin 600 toprak örtülü evi, bir hanı, bir hamamı, 40-50 dükkânı varmış. Fakat günümüzde bahsedilen bu yapılara rastlanmamaktadır. Ancak kalenin az bir kalıntısı ve kaleden Murat nehrine inen bir suyolu mevcuttur.
Tokluca Kalesi
Diyadin ilçesine 19 km mesafede bulunan Tokluca Köyü’nün hemen arkasındaki tepe üzerinde bulunmaktadır.
Avnik Kalesi
Avnik Kalesi, Diyadin’e 29 km mesafedeki Aladağ’ın yüksek bir tepe noktasında yer alan “Ali Hido” adlı ile anılan “Yankaya” Mezrasında bulunmaktadır.
Kuje (Miraşe) Kalesi
Avnik Kalesi’nin yakın bir yerinde bulunan “Kuje Kalesi”de; Aladağ’ın yüksek noktalarında “Yankaya” mezrası sınırları içinde yer almaktadır.
Kudret Köprüsü
Köprü çermiğinin hemen yanı başındadır. Çermiğin adı da buradan gelmektedir. Murat nehri üzerinde tahminen 40 metre yüksekliğinde 30 metre eninde tabii bir köprü olarak sert kayalardan oluşmuş yıkılma tehlikesi olmayan karşı tarafa geçit veren bir köprü görünümündedir.
İshakpaşa Sarayı
İshak Paşa Sarayı, saraydan öte bir külliyedir. İstanbul Topkapı Sarayı’ndan sonra son devirde yapılmış sarayların en ünlüsüdür. Doğubayazıt’ın 7 km güneydoğusunda, Eski Doğubayazıt’ın kayalıkları üzerindedir.
Yapılan araştırmalarda sarayın banisi olan paşanın ya da paşaların kimliği konusunda tek kaynağa bağlı kalınmıştır. Bu kaynak, bugün yapı üzerinde bulunan bir kitabedir.
Sarayın yapımında kullanılan taşların Ağrı merkez ilçesine bağlı Ağadeve Köyü’nde ki ocaklardan çıkarıldıkları ve yaklaşık 110 km. uzaklıktaki Bayazıt’a görülünceye kadar kaybolmaları ve uygun yerlere yerleştirilmeleri için numaralandıkları da kaynaklarda yer almaktadır. Yine bazı kaynaklarda sarayın mimarlıklarının “Ahıskalı” oldukları belirtiliyorsa da bunların kimlikleri ve sarayları konusunda fazla bilgiye sahip değiliz. Ancak, sarayın çeşitli bölümlerindeki taşlar üzerinde, burada çalışan ustaların çok sayıda sembol ve işaretlerine rastlanmaktadır.
Eski Bayazıt Camii (Selim Camii)
Doğubayazıt, 1514 Çaldıran Savaşı’ndan sonra I. Selim zamanında Osmanlı topraklarına katılmış, Doğubayazıt Kalesinin hemen yanında, merkezi kubbeli ve tek minareli Selim Camii de o dönemde yapılmıştır. Caminin yer aldığı yamaç düzeltildikten sonra, duvar örülmek suretiyle düz bir teras oluşturulmuş ve üzerinde bu camii inşa edilmiştir. Kesme taştan yapılan bu camii, 15 – 20 m.x 15 -20 m. boyutlarında, kara planlı ve tek kubbelidir. Sonradan yıkılan beş gözlü son cemaat yeri ile bir minaresi vardı. Yapıda kahverengi tuğla kırmızısı, sarı ve beyaz renkte taşlar karışık bir biçimde kullanılmıştır.
Tarihi caminin giriş kapısı, beden duvarları, mihrabı, son cemaat yeri, mihrabiyeleri, duvar payeleri, kubbeye geçiş sistemleri, duvarlardaki kemerler, pencereler ve minarenin yapımında bir sadelik göze çarpar. Bayazıt Camii kubbesinin çökme tehlikesi ile karşı karşıya olmasından dolayı, camii şuanda ziyaret ve ibadete kapalıdır.
Bayazıt Kalesi (Doğubayazıt Kalesi)
Doğubayazıt şehrinin 7 km. güneydoğusunda Belleburç denilen bir konumda, sarp bir kayalık üzerinde kurulmuş olan ve günümüzde harabe bir durumda bulunan kalenin ilk olarak ne zaman ve kimler tarafından yapıldığı kesin olarak bilinmemektedir. Ancak kaledeki Urartu Kaya Mezarları ve antik çağlara ait kalıntılar, buranın antik bir yerleşme olduğu izlenimini vermektedir. Bayazıt şehrinin coğrafi konumu nedeniyle, kale tarih boyunca önemli görevler üstlenmiştir.
Keşiş Bahçesi
Eski Doğubayazıt’ın hemen altında adeta bir vaha görünümünde, yemyeşil büyük bir bahçedir. 16. Yüzyılda ortaya çıktığı sanılan ve asırlarca Anadolu’da dilden dile anlatılan, “Kerem ile Aslı” hikâyesinin bu bahçede geçtiği söylenir. Kerem, Ağrı Dağı’nı aşarak buraya gelir ve Aslı ile burada buluşur. Hikâye ayrı dinlerden oldukları için evlenemeyen iki gencin acı sonla biten aşklarını anlatır. Günümüzde Keşiş Bahçesi açık hava kafeteryası olarak hizmet vermektedir.
Ahmed-İ Hani Türbesi
Ahmed-i Hani, Hicri 1061 (M.S. 1651) tarihinde doğmuştur. Babası İlyas, dedesi Eyaz, büyük dedesi Rüstem’dir. Babası oğluna Ahmed adını verdi. Hani onun soyadı gibidir. Hani, biri yerleşim alanı bağımlılığı, diğeri de mensup olduğu aşirettir. Hani aşiretine mensup olan Ahmed’in şöhreti oluşunca, Hani soyadıyla anıldı. Doğum tarihini ve ömrünce yazıp emek verdiğini bildiren Hani’nin, doğum yerini bilerek belirtmediği düşünülmektedir.
Kendi kalemiyle doğum tarihi Hicri 1061 (Miladi 1651)’dir. Mem û Zîn’in bitişinin 1695, yaşının 44 olduğunu ve yazı alanına 14 yaşında başlayıp 30 yıl uğraştığını detaylarıyla anlatıyor.
Havaran Kalesi
Hamur ilçe merkezindeki kaledir. Doğudan Murat nehrine karışan Hamur çayı ile bunun geçtiği derince dereye açılan güneydeki Kurudere arasında bulunan ve doğudan batıya doğru uzanan yarımada gibi sarp bir kayalık üzerinde kurulmuştur. Kasabanın batı bitişiğinde, dereden yaklaşık 100 m. yüksektedir. Giriş kapısı güney doğu yönündedir. Kalenin uç kısmı, çevre araziye hafif bir meyille bağlandığından, burası derince kazılmış, bir hendek oluşturulmuştur.
Şoşik Kalesi
Hamurun Şoşik (Karlıca) köyünde yalçın kayalar üzerine yapılmış kaledir. Köy ilçe merkezine 34 km. uzaklıktadır.
Kaleyi yapan ve yapım tarihi bilinmemektedir. Ancak Akkoyunlulardan kaldığı sanılmaktadır. Evliya Çelebi Seyahatnamesinde Şoşik Kalesi Sultan Hasan oğlu Ziyaüddinin yapısıdır. Yalçın bir kayanın tepesinde dört köşe kaledir, şeklinde tanımlayıp Diyadin Kalesi gibi burayı da Uzun Hasanın oğlu Ziyaüddinin yaptırdığını belirtiyorsa da, Uzun Hasanın bu adda bir oğlu yoktur.
Kalenin ortasında geniş bir alan vardır. Yanlardaki odalardan iki büyüğü ayaktadır. Yıkılmayan bölümlerden biriside hamamdır. Kaleden aşağıya inen merdiven ve gizli yollar vardır. Kalenin yapısı ve kullanılan taşlar klasik kale mimarisinden farklıdır.
Aşağılardan kaleye çıkmak için blok taşlardan merdiven yapılmıştır. Kale dibinde, sert kayalara oyularak yapılmış Kör Kuyu ve Zindan da Şoşik Kalesinin bölümlerindendir. Kalenin doğusunda büyük bir su kulesi ile güney batı ve kuzey doğusunda büyük bir su kulesi ile güney batı ve kuzey yönlerinde iki kule kalıntısı vardır. Kalenin alt tarafında ayrı ve özel olarak yapılmış bir ibadethane bulunmaktadır.
Şoşik Kalesinin 2 km. doğusunda ikinci bir kale daha vardır ki, kale beyinin burayı kızı için yaptırdığı söylenmektedir. Dik bir tepe üzerindeki bu kale kalıntısına halk, Kız kalesi adını vermektedir.
Şoşik Kalesi, Ağrıdaki kalelerin içinde mimarı tarzı çok farklı olan bir yapıdır. Yapıda kullanılan taşlar da değişiktir. Bu taşlar, yörede bulunmayan elips şeklinde bir çeşit özel taşlardır. Kalenin köşeleri ve güney cephesinde üç yeri 2 metre kadar dışarıya çıkıntılı olarak yapılmıştır.