İnsanoğlu, çevresine, dağlara, güneşe, ay’a, yıldızlara baktığında bunların muntazam bir şekilde yerleştirildiğini, saniye şaşmayan doğuş ve batışlarını fark etmemesi mümkün değildir. Bu intizam, insanın bir ve tek olan Allah (cc)’a imanını gerektirir. İşte bu nizam, bu uçsuz bucaksız uzay boşluğu, birçok kişinin zihnini kurcalamış ve buraları araştırmaya sevketmiştir. Bu, aynı zamanda astronominin de kaynağını oluşturmuştur.
Astronomi sahasında zirveye ulaşmış pek çok Müslüman alimleri mevcuttur. Bunlardan ilk olanlar içinde sayabileceğimiz başta Musa b. Şakir ve üç oğlu. Bu üç kardeşten biri Ahmet bin Musadır. Ahmed bin Musa, babasının büyük bir astronomi alimi olması, kardeşlerinin de kendisi gibi ilimle uğraşmaları, Halife me’mun tarafından himaye ve desteklenmesi çalışmalarında başarıya ulaşmasında katkı sağlamıştır. Ayrıca Halife’nin astronomi Yahya bin Ebi Mansur’dan dersler aldı. Zamanının ilimlerini iyice öğrendi. Çocukluktan beri ilimle yoğruldu. Kardeşi Muhammed’le beraber önemli bazı yıldızların günlük doğuş ve batışlarını ve değişikliklerini hesaplamıştı. Bu çalışmalarını doğru çalışan bir cihaza uyguladı.
İbnı Habban el-Taberı bu aleti görmüş, hayranlıkla seyretmiş ve düşüncelerini şu şekilde dile getirmiştir:Musa bin Şakiroğulları’ndan astronom ve teknisyen Muhammed ve Ahmed kardeşlerin yaptıkları cihazı gördüm.
Samara’daki rasathanenin önüne kurulmuş olan bu cihaz bakırdan yapılmıştı.Bir küre şeklinde olan cihazın üzerinde gök küredeki yıldızların resimleri ve isimleri bulunuyordu.
Gökyüzündeki bir yıldız batmaya başlayınca, o yıldızın kürenin üzerindeki resmi ve yıldızın ismi, yıldızla beraber, cihazın üzerindeki ufuk çizgisini gösteren çizginin altına doğru batarak, gökyüzündeki yıldızla aynı anda ve aynı şekilde kayboluyordu. Aynı yıldızın gökyüzünde görülme vakti geldiğinde; yıldızın resmi ve ismi ufuk çizgisinin üzerine çıkıyordu. Her göreni hayretler içinde bırakan ve hiç kimsenin müdahalesi olmadan faaliyete geçen bu cihazın su kuvvetli ile çalıştığını öğrendim.
Musaoğullan’ndan üç kardeşin ortancası olan Ahmed Bin Musa, matematik ve astronominin dışında teknik alanda, özellikle de mekanikle ilgili çalışmalarıyla tanınmıştır.Ahmed bin Musa, kardeşleriyle birlikte Halife Memun tarafından, daha önce Sabit bin Kurra’nın, dünyanın çevresini doğru ölçüp ölçmediğini kontrol etmek için görevlendirilir. Üç kardeş, Sincan’da ve Kûfe’de yaptıkları ölçümler ve hesaplar sonunda, Sabit bin Kurra’nın bulduğu rakamı bulurlar.
O dönemde henüz çocuk denecek yaşta bulunan Musaoğullan’nın böyle bir işin altından kalkmaları, bazı çevrelerce şüpheli bulunmaktaysa da, gerek ilim, gerek fıkıh alanında buna yakın başarılar gösteren çocuk yaştaki İslâm alimlerine rastlandığı reddedilemeyecek bir gerçektir.
Ahmed bin muşa, mekanisyen birisiydi. Ailenin tekniğe en düşkün, ev ve ev aletleri yapmada üstün kabiliyetli bir evlâdıydı. O kendi kendine harekete geçen otomatik aletlerin planlarını çizdi. Ne kardeşi Muhammed ona yetişebildi, ne de kendisinden önce yaşayan Heron, onun elde ettiği neticeler zamanına göre gerçekten bir harikaydı.Otomatik alanda yapmış olduğu aletler insanın ihtiyaç duyduğu bütün alanlarda kullanılan, hatta çocukların oynayacakları oyuncakları da kapsamaktaydı.
Ömrünü ilmi çalışmalara adayan Ahmed bin Musa, ağabeyi Muhammed’ in ölümünden 6 sene sonra Milâdi 878 yılında vefat etmiştir. Yapmış olduğu mekanik aletlerden bir kısmı şunlardır:
1- Fitilleri yandıkça kendi kendine çıkan, haznelerine otomatik olarak yağ akan ve rüzgârda sönmeyen kandiller.
2- Bahçe ve tarlaların sulanmasında kullanılan, sulamanın tamamlandığını düdük çalarak haber veren (düdüklü tencere benzeri) aletler.
3- Her seferinde istenilen miktarda belli aralıklarla, ihtiyaca göre karışık veya ayrı ayrı su akıtabilen testiler, ibrikler ve banyo kapları.
4- Küçükbaş hayvanların su içebileceği otomatik kontrol sistemli tekneler.
5- Daima değişik figürlerle su fışkırtan fıskiyeler.
6- İhtiyaca göre karışık veya ayrı su akıtabilen şişeler.
7- Sıvıların izafi ağırlıklarını hesaplayan kaplar.
8- Boşalır boşalmaz yerine hemen su dolduran kaplar.
Bunlar, Ahmed bin Musa’nın yapmış oldukları aletlerden bir kısmı olup, bunlardan başka günlük hayatımızda kullandığımız pek çok alet yapmıştır. Bu aletlerini uzun ve genişçe “Kitab-ül hiyl” adlı eserinde tarif eder.
ESERLERİ
1- Ahmet bin Musa’nın mekanikle ilgili konulan içeren Kitabü’l-Hiyel isimli eseri günümüzdeki sistem mühendisliğine yakın bir anlayışla kaleme alınmış ve kendi alanında yazılmış ilk eser. Eserde resimleriyle çalışma şekillerine yer veren 100 kadar otomatik alet bulunmaktadır.
Eser, teknik ilimler sahasında yazılan en eski eserlerden biridir. Otomatik kontrol sahasında yazılan ilk eserlerdendir. Kitab’ül Hiyel’de verilen otomatik kontrol sistemleri teknik yönden mükemmel, bugün pratikte hâlâ kullanılan türden sistemlerdir. Sade oluşları, uygulanmış olduklarının bir delilidir. Eser, günümüz otomatik kontrol sistemi açısından son derece önemli bir eserdir.
Kitab-ül Hiyel’in bugün dünya kütüphanelerinde 3 nüshası bulunmaktadır. Vatikan, Berlin ve Topkapı nüshaları, Topkapı’daki en eski nüshadır. Başı ve sonu eksip olup, 3474 numarada kayıtlıdır.
2- Sabit yıldızlar küresinin dışında dokuzuncu kürenin bulunmadığının geometrik ispatı.
3- Sanad bin Ali’ye sual.
4- Kendi kendine müzik yapan aletler.
Bu son üç eser günümüze kadar gelememiştir.