10 Ağustos 2010 Salı

click to zoom

Şeytan Sofrası

Şeytan Sofrası adını kayalıkların üstünde yer alan yuvarlak sofra görünümündeki tepeden almıştır. Şeytan Sofrası, Çamlık Orman Kampı’nın yukarısında yer alıyor.

Şeytan Şofrası’na vardığınızda ziyaretçilerin dilek dileyerek, içine bozuk para attıkları bir ayak izi göreceksiniz. Efsaneye göre; ayak Şeytan’ın ayağının izi. Ancak burada tek bir ayak var, diğer ayağının izinin ise, karşı dağda bulunduğu söyleniyor.

Güneşin doğuşu ve batışının dünyada en güzel görüldüğü [...]




Çamlık

Çamlık, Ayvalık ilçe merkezine 3 km uzaklıkta bulunuyor. Ayvalık’tan kalkan otobüslerle gidiliyor. Çamlık’ta konaklama tesisleri, lokantalar, kamp alanları ve tenis kortu bulunmaktadır. Denize girebilir, piknik yapabilir ve mükemmel manzarayı seyrederken kafanızı dinleyebilirsiniz.


Cunda Adası(Alibey)

CundaCunda’nın ilçe merkezine uzaklığı 8 km’dir. Cunda Adası’nın eski adı Nesos olup, şuan Alibey de denilmektedir. Cunda Adası Ayvalık’ın tam karşısında bulunuyor. Cunda Adası’nda serin bir deniz , temiz hava, şahane yemekler ve Rum kültürünü bulacak; hediyelik eşya satan yerlerden kendinizi alamayacaksınız. Eski Rum evleri arasında dolaşırken kendinizden geçeceksiniz.
Özellikle balık restorantları meşhur olan Cunda da, kabak çiçeği dolması, kaşarlı kalamar da yiyebilirsiniz. Arkasından meşhur lokmasını yemeden Cunda’dan ayrılmayın. Zeytin ve zeytin yağının belkide anavatanı olan Cunda, etrafı çam ve zeytin ağaçları ile çevrilidir.
Adalar kenti olan Ayvalık’ın tek yerleşim olan yeridir Cunda. Cunda’da çok sayıda kilise ve manastır bulunmaktadır. Taksiyarhis Kilisesi, Agios Yannis ve Panaya Kiliseleri de bu bölgede bulunmaktadır.
Cunda’da köyün simgesi haline gelmiş taş kahve ilk türk kahvesi olup, Ayvalıkla Cunda arasındaki köprü ise, Türkiye’nin ilk boğaz köprüsüdür. Köprü 1966′da Senatör Nejat Sarlıcalı’nın önayak olması ile yapıldı. Köprüden önce adaya salla geçilirdi, şuan minibüs ile ulaşabilirsiniz, ancak şimdi de deniz yoluyla adaya ulaşmak mümkün.
Cunda kendisi gibi 21 komşuya sahip. Balıkada, Pınar Adası, Karaada, Güvercinada ve diğerleri karadaki tümsekler gibi dizilidir. Bu adalar arasında sular zaman zaman o kadar sığlaşırki, birinden diğerine yürünecek duruma gelir.




Saint Jean Kalesi (Tirebolu)

saint-jean-kalesi
saint-jean-kalesi
Miletoslular tarafından kurulan şehir ismini üç şehir demek olan Tri-polis’ten almış. Bir görüşe göre şehir bu adı yan yana bulanan üç burun üzerine kurulu olmasından, diğer bir görüşe göre ise Sen-Jan Bedreme ve Andoz isimli üç kaleden dolayı almış. Sen Jan kalesi Tirebolu’nun merkezinde denize doğru uzanan yarımadanın üzerinde yer almakta. Deniz içersinde ki doğal bir kaya üzerine kurulan kale, 13. yüzyıl geç Bizans dönemi yapılmıştır. Tek giriş kapısı bulunan kalenin sur duvarlarını dışarıdan aralıklarla yapılmış payandadan kuleleri desteklemekte, İçinde geçtiğimiz yüzyıla ait mezar taşlarını da bulunduran merkez Sen Jan kalesi Tirebolu’ya ayrı bir gizem katmaktadır.




Giresun Kalesi

giresun kalesi
giresun kalesi
Giresun Kalesi Giresun’un gezilebilecek tarihi mekânlarındandır.Kalede çeşitli etkinlikler de düzenlenmektedir.
Giresun Kalesi kentin kuzeyindeki yarım adanın kente hakim tepesi üzerinde yer almaktadır. Kalenin günümüze kadar gelebilen kalıntıları merkez kule ve ona bağlı güneydeki sur duvarlarıdır. Sur duvarlarının tabanındaki dikdörtgen büyük blok taşlardan yapılmış bölümü, surların ve kalenin Helenistik ve Roma Dönemi’ne kadar gittiği izlenimini vermektedir.
Antik kaynaklarda “Bronz Duvarlı Kale” olarak anlatılan Giresun kalesi,muhtemelen Pontus Kralı Pharnakes-1 zamanında yapılmıştır. Trabzon Rum İmparatorluğu’nun 1300′lü yıllarda Türklere karşı en son sınır kalelerinden birisidir. Bu nedenle 1301 yıllarında Trabzon Rum İmparatoru Alexius-II tarafından tamir ettirilmiştir. Kalenin denize hakim oluşu ve ticaret yollarının birleştiği noktada bulunuşu kıyı kontrollü amaçlı askeri bir yapı olduğunu göstermektedir




Andoz Kalesi (Espiye)

andoz-kalesi-espiye
andoz-kalesi-espiye
Espiye İlçesi girişindeki Yağlıdere Deresinin hemen kenarında denize ve vadiye hakim sivri bir tepe üzerinde yer alan kalenin muhtemelen M.Ö.1300′lü yıllarda yapıldığı zannedilmektedir. Tamamen doğal bir tepe üzerindeki kale, hem denize, hem vadiye içeri doğru, hemde Trabzon ve Giresun tarafına doğru hakim olması bunun için oldukça büyük önem arz etmektedir.

Kaleye sadece kuzey tarafından küçük bir yolla çıkılmaktadır. Diğer yönlerden kaleye çıkılması mümkün değildir. Kalenin etrafı sur duvarlarıyla çevrilidir. Duvarlar yer yer yıkılmıştır. Bazı kısımlarında kuleler mevcuttur. Andoz Kalesi oldukça küçük bir kaledir. Kalenin onarımı Kültür Bakanlığınca yapılmıştır.




Üç Kümbetler

uc-kumbetler
uc-kumbetler
Üç kümbetlerden sekiz köşeli plan üzerine oturtulmuş olanının Saltuklu Devleti’nin kurucusu Emir Saltuk’a ait olduğu sanılmaktadır. Tamamıyla kesme taştan yapılmış olan kümbetlerin diğer ikisini kimlerin yaptırdığı bilinmemektedir.
Kümbetlerin genel olarak 13. yüzyıl sonu ve 14. yüzyıl başına ait oldukları kabul edilmektedir. Üç kümbetler Türklere ait diğer kümbetlere nazaran değişik planları, kullanılan malzeme ve süslemeleri açısından dikkat çekmektedir.

Erzurum Çifte Minarenin güneyinde, Sultan Melik Mahallesinde bulunan ve bugün ortadan kalkmış olan mezarlığın içerisinde yer alan ve Anadolu’dak mezan anıtlarının en güzel örneklerinden, Üç Kümbetler ismi ile tanınan üç kümbetten en büyüğünün Emir Saltuk’a ait olduğu ve XII.yüzyılın sonlarında veya XIV.yüzyılın başlarında yapıldığı sanılmaktadır.Diğer kümbetlerin kime ait oldukları bilinmemektedir.
Bunların da XIV. Yüzyıla ait oldukları sanılmaktadır. Üç Kümbetlerin yanında kümbeti andıran bir diğer yapının mahiyeti anlaşılamamışdır.Bunun da kümbet olduğu ileri sürülmüşse de bazılarına göre de bir mescittir.
Kesme taştan yapılmış olan bu kümbet sekizgen gövdeli, yüksek kasnaklı ve üzeri kubbe ile konik karışımı basık bir külahla örtülüdür. İki renkli kesme taştan yapılan kümbetin üçgen alınlıklarında, yuvarlak kemerli kasnak nişlerinde Orta Asya takvimlerinde görülen burç figürlerini andıran boğa, yılan, yarasa, kartal gibi hayvan kabartmaları bulunmaktadır.
Buradaki nişlerden birisinin içerisindeki boğa boynuzları arasında bir insan başının benzerine diğer yerlerde rastlanmamaktadır.
Bu kümbetin sekiz cephesinin dört yüzünde birer çift pencere bulunmaktadır. Kümbetin kapısı kuzey yönünde olup giriş kapısı saçakları üzerinde geometrik bezeme ile çiçek ve hayvan kompozisyonları görülmektedir.
Emir Saltuk kümbetinin güneydoğusunda bulunan ikinci kümbetin alt kısmı kare planlı ve on iki cephelidir. Yöresel gri renkte bir taştan yapılmış olup üstte bir küçük, altta ise oldukça bezemeli üç büyük penceresi bulunmaktadır.
Bu kümbetin güney cephesindeki penceresi aynı zamanda mihrap görünümündedir. Giriş kapısı üzerindeki kitabe yeri boş olup burada bir kitabe bulunmamaktadır.
İkinci kümbete 4m. uzaklıktaki üçüncü kümbet yöresel Keyek taşından yapılmıştır. Kümbet on iki cepheli ve dört pencerelidir. Kuzey yönünde giriş kapısı bulunmaktadır.İç kısmında oldukça güzel bezenmiş mihrabı vardır. Kümbetin üzerini örten konik külahın kasnağında Emir Saltuk Kümbetine benzeyen bezemelere yer verilmiştir.
Bu kümbetler Milli Eğitim Bakanlığı tarafından l956 yılında onarılmıştır.